Kayıtlar

SENCİLLİK

İyi niyet ve anlayışın olmadığı hiç bir sosyal kurum ayakta kalamaz. Ne evlilik, ne aile, kardeşlik, arkadaşlık... Her durumu kendin göre yontan, anlamak istediği gibi anlama basitliğine sığınan insanlar karşı tarafı empatiden yoksun şekilde suçlayarak tek harekette çözülecek meseleleri denizci düğümü ile bağlar ve içinden çıkılmaz bir hale dönüştürürler. İyi niyet, sevgiden ve ilgiden doğan doğal bir insanlık halidir. Geçmişlerinde yaşadığı travmalar, hayata öfke veya türlü psikolojik nedenlerden kaynaklı durumlar bazı insanları yıpratır. Kendisinin dahi bilinçli olarak algılayamadığı bir özel ruh hali yaratır. Yapılmayanı yapılmış, düşünülmeyeni düşünülmüş zanneder ; her sözü hareketi üzerine alınır ve savunmaya girer. İyi niyetten yoksun yapılan bu savunma, suçlamaya dahası bağlamdan kopuk bir suçlamaya dönüşür. Tartışmada yani karşılıklı soru- yanıt açıklama, örnekleme gibi mantık silsilesine dayanan bir konuşmada dahi verilen yanıtları cımbızla çeker, işine geleni alır soğutuc...

JOKER: DELİLİĞİN YÜKSELİŞİ

Resim
80'li yıllarda okumayı öğrenmemle beraber çizgi romanlar da hayatıma girdi. O yıllardan itibaren çizgi roman endüstrisinin sinema endüstrisine dönüşümüne keyifle tanık oldum. Bir çocuğu büyüten böylesi görkemli bir evrenin hareketsiz çizgiden taşarak adeta canlanması çok önemli bir olaydı. En azından benim için tarifsizdi. Genellikle süper kahraman denildiğinde akla gelen iyi karakterdir. Adı üzerinde "kahraman". Bu nedenle kötüler ne kadar sıra dışı olsalar da her zaman kahramanların kahramanlıklarını parlattığı bir araç olmaktan öteye gidemedi. Ta ki Joker'e kadar. Bu kısır döngüyü kırmak ne Lex Luthor'a, ne Kızıl Kafatası'na, ne Yeşil Cin'e nasip oldu. Aslında her biri birbirinden vahşi pek çok kötü arasında Joker'i farklı kılan neydi? El cevap:  SİNEMA. Heath Ledger  Batman Kara Şövalye ile talihsiz ölümünden önce hem kariyerinin zirvesine çıktı hem de Joker gibi standart bir çizgi kötüyü efsanevi oyunculuğu ile çok popüler bir ikon haline get...

Ah YouTube, Bitmemiş Türküm Benim

Resim
Youtube macerasına başlayalı 2 aydan fazla oldu dile kolay. İlk videom olan "Youtube Merhaba"yı izleyenler bilir ki ne görsel tasarım ne kurgu, ne fotoğraf makinesinden video kaydı ne de Youtube'un teknik dinamikleri... Sıfır haberdarlık ile başladığım yolculuğum sanırım 9'uncu içeriğe ulaştı.  kocca kanal sahibiyim ya::) sizi de ihmal ettim kusura bakmayın lütfen çünkü hikaye araştırması, hikayenin metin haline getirilmesi, çekim, kurgu derken inanın 10 dakikalık bir video günler süren bir maratona dönüşüyor. İnanılmaz bir zaman artı emek... Ha şikayetçi sanmayın sakın! siz de bilirsiniz ki sözü de fikriyatı da kendince bol bir adamım ve buradan ulaşamadığım insanlara da daha popüler bir alandan ulaşmak, bakış açımı oradan aktarmak çok çok keyifli... "Bu hafta nasıl bir içerik sunsam" akıl fırtınası bile beyin tembelliğini engellediği gibi bir yandan yaratıcı potansiyelini sınama şansı tanıyor insana. Ne demişler "en kötüsü gerçekleşmemiş po...

Çerçeve Kafa

Resim
Düşünce biçimlerinin en tehlikelisi; düşüncelerin çarpıp çarpıp kendini tekrarladığı, köşeleri keskin çerçeveli olandır. Esnek yani ihtimallere açık, empati yönelimli, akla, koşullara uygun; genel olarak olayları bağlamından koparmayan ve tabii ki kendini tekrarlamayan fikir insanlarıdır arzuladığım... Soru: Peki bu cins türdeşlerimizin sayısı ne kadar? El-cevap: Ara ki bulasın. İnsan canlısı pek çok nedenle hayata dair edindiği bilgi ve tecrübeleri doğrulama eğiliminde davranır. Öyle ki kendini toplumdan farklı hatta ileri olarak tanımlayan (Tabii ki için için dışarı çaktırmadan yapılan bir tanımlamadır bu çünkü kimse kibir sevmez ya hani !!! ) aydınlanmış vatandaşlarımız dahi için için kutsadıkları düşünce sistemleriyle hayatı kategori kategori bölümlemekten ve bu odun parçacıklarına her durumda sarılmaktan kendini alamamaktadır. Biraz karışık geldi farkındayım ama basit olarak şöyle açıklayayım. Her olay, konuşma, davranış kendi koşullarında değerlendirilir. Yani 3 gün önce söy...

HAYAT BİR SEÇMECE

Resim
Seçenek, seçmek, seçim... Çatallaşan yolar, labirentler, başladığı noktaya dönenler ya da Rastlantının Böylesi.  Korkmayın dostlar, konumuz politika değil. Şu günlerde gündem olsa da politik seçimler benim gündemimden kayalı çok oldu. Bunun da esaslı nedenleri var ama şimdi konumumuz o değil. Konumuz kadersel, ömürsel veya bir bakışa göre ne şekilde öleceğimiz. Çünkü her seçim farklı bir ölümdür. O tadı damağımızda kalan güzel film gibi Rastlantının Böylesi . Ki o rastlantı iki farklı seçimin, iki farklı kaderin farklı yüzleri. O trene binmek veya binmemek; o işe girmek veya o şehre gitmemek... hey hat, "Olmak veya Olmamak" . Doğumuna karar veremezsin. İsmine, içine doğduğun topluma, ailene. Hali hazırda kurulu bir sistemin içine girer, önüne konan tabaktan arda kalanları seçer; seçilmiş, kurulmuş, sınırları belirlenmiş bir güzergahta sınır çizgilerine değmeden yol alırsın. Geriye tek seçim hakkın kalır o da önüne çıkan engellere çarpmamak ve sınır dışına çıkmamak....

Takvime bağlı hayatlar

Resim
İmkansızı gerçekleştirenleri gördükçe duygulanıyoruz hep  Koca bir hayatı bir şehre sığdırmak, yıllarca aynı işi yapmak, diğer insanların yaptığı her işi, sırasını bozmadan yapmak ve tüm bunlara rağmen mutlu olduğumuzu sanmak bu uçsuz bucaksız dünyada yaptığımız en büyük yanlıştır.  Farkında olmadan genel geçer kuralların kölesi olup, aslında kendi çizdiğimiz ancak hep bize çizdirildiğine inandığımız bir çemberin içinde, sınırlara yaklaşmayı akıl bile edemeden yok olmayı beklemek eylemini 'yaşamak' olarak adlandırmaya devam ediyoruz. Sevgili okuyanım tekrar selamlar, saygılar, nasılsın iyi misin diye sorardım ama sen yanıt veremezdin. Aslında duymasam da biliyorum ben. "iyidir senden ne haber". Ne kadar hatta ne kaşar klişe değil mi? 50 yıl görmesek birini bu muhabbet yine başlar. Aynı merak numarası, aynı cümlelerle aynı tempoda aynı sıkıcılıkta aynılaşmış fakat aydınlaşmamış bir sıkılmışlık, sıkışmışlık. Hep bir tekrar, takvim yaprakları farklı ama yine de sı...

Sayısalcı VS Sözelci

Resim
Efendim sapına kadar sözelci bir arkadaşınız olarak bu post'u kaleme almak benim için oldukça enteresan bir deneyim oldu. Dünyadaki durum nasıldır bilmem fakat ülkemizde eğitim basamaklarını tırmanan her savaşçı, yüksek olasılıkla sayısalcı sözelci ayrımı üzerinde epey kafa yormuş ve hatta bu farklılaşmadan kaynaklı bolca geyik muhabbetine şahit olmuştur. Öyle bir tutulma ki bu herkesin kaderinin bu çarpışmanın kaynak kodlarında gizli olduğuna dair bir inancı genlerimize kadar iliştirmiş. Bu gözler nelere şahit olmadı ki. Rakamların fizik ötesi bir aleme ait olduğunu düşünenler, sözelcilerin geyik muhabbetleri karşısında pısan dahi matematikçiler, iki taraftan da birinin sosyal yeteneği diğerinin bilimsel üretkenliğine rağmen kompleks sahibi vatandaşlar.... Kafamızı açmak için yıllarca üst üste binen yargılara bir göz atalım.  -Sayısalcılar bilim adamıdır.  Sözelciler bilim adamı değildir çünkü bilim= Sayıdır ve sayı kelime değildir:) -Sayısalcılar canlı, gerçek e...