Kayıtlar

Ocak, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Sen Engelli olduğunun farkında mısın?

Resim
Engeller insan doğasının ayrılmaz bir parçası.  Elimiz, kolumuz, beynimiz, bedenimiz ve ruhumuz büyüdükçe, yaşamak denen sanatın engelleri aşmak olduğunun farkındalığını elde ederiz. İlerlemek için sıçradığımız her engel, set bizi başka bir boyuta sürükler. Bu engellerle bedensel ve ruhsal bir bütünlük içinde mücadele ederiz, başarmak ve mutlu olmak için. Bu bütünlük he insana verilmiş bir hediye gibi ve fakat bu hediyeden mahrum olan, doğuştan veya sonradan aktif engele sahip insanlar da var. DİNLE, GÖR, HİSSET (O sensin, benim, sevdiğimiz herhangi biri) Onlar yukarıda değindiğim hayat denen keşmekeşin önüne koyduğu engellerle senin benim gibi bir bütünlük içinde mücadele etme şansına sahip değil. Senin yolda gördüğün basit bir su birikintisi engelini göremeyebilir, arkasından yana yakıla kornaya basan aracı duyamayabilir, senin spor olsun diye tırmandığın merdivenlere tırmanamadığı her an tüm yaşamı gözlerinin önünden geçer. Merdivenleri tırmanamayan biri iş bulmak,...

HAYVAN KATİLİ

Resim
İnsan bilinçli bir canlı. Hayvan doğduğu gibi bir canlı. İnsan iyi veya kötü. Hayvan her zaman tabiatının gerektirdiği gibi. İnsan ihtiyacından fazlası için öldürür. Hayvan ihtiyacından fazlasını paylaşır. İnsanın vefası tartışılır. Hayvan vefası tartışılmaz. İnsan düşünen bir hayvandır ve düşünmesi onu dünyanın en yırtıcı hayvanı yapmıştır. Kızdığımız insanlara hayvan demek çok yanlış. Hayvanların kızdığı dostlarına insan demesi ise çok doğru. Modern insan tabiattaki doğum haklarını sattı. Varlığının kutsalllığına ihanet etti. Oysa bir hayvan için bilinç kazanmak, değişip dönüşüp, dönüştürmek ne kadar mucizevi bir hediyeydi.... İnsan doğa anaya ve onun çocuklarına katliamı mantığa bağladı ve mantıksızlığa sadece kendisi inandı. Belki bir kurt oldu fakat köpek olmayı asla başaramadı. Dostuna vefa gösteren bu örnekte olduğu gibi... İnsan kendi kendinin kurdudur derler. Bir düzeltme yapalım. İnsan tüm canlıların kurdu. Ama vefalı bir kurt değil. En azından alttaki örnek...

Karar bahçesi

Resim
İnsan kaderinin efendisidir.   Geleceğimizin belirleyicisi verdiğimiz ya da vermediğimiz kararlardır. Her insan bir karar bahçesine sahiptir ve aslında bir anlamda insanın cennet ve cehennemi de bu bahçede ektikleri, bakıp büyüttükleri veya ihmal ettikleri karar çiçekleridir. Sağ mı sol mu; evet mi hayır mı; gitsem mi kalsam mı; okusam mı çalışsam mı veya o doğru kişi mi...sorular sorular kafalarda delişmen sorular... B izlerin tarihi kararlarımızın toplamıdır. Sabah uyanıp kapıdan adımlamaya başladığımız anda her adımımızda, her sapakta, hatta kaldırım veya yol üzerinde verdiğimiz karar bile geleceğimiz için suya attığımız bir taş gibidir. Hele ki yolda yürüme kararımıza eşlik eden freni patlamış bir otomobil arkamızdan geliyorsa... K elebek etkisi mi dersin, 180 sefer sayılı uçaktan çıkan Alex Browning ve arkadaşlarına musallat olan gizemli tasarı mı bilinmez ve fakat bu kararlar bize ait. Çaresizlikten ya da bilinçli fakat seçeneklerin sonuçları bize ait. Karar bahçem...

Yemek için yaşamak mı, yaşamak için ...

Resim
Doğrulan, dik duran ve barkod insan... Napolyon'un meşhur "para para para" söyleminin günümüz dünyasındaki modernize hali, "Tüket, tüket ve tekrar tüket". İnsan ihtiyaçları ile keyif dünyası arasındaki gizemli ilişki, tüketim toplumu adı verilen bir yaşam biçiminin doğmasına yol açtı. Dikkatinizi çekerim, İhtiyaç değil tüketim dünyası diyoruz her insanın arzularının efendisi olma yolunda koşturma çabasına. Şeytanın Avukatı filminde kibir üzerinden başlayan eleştiri alttaki sahnede tüketim ve insan arasındaki sakıncalı ilişkiyi öyle akıllıca betimliyor ki kişi kendisiyle yüzleşmeden edemiyor "Acaba ben yüzde kaç Eddie Barzoon'um" Ya da bu sakıncalı hali şizofrenik ama muhteşem şekilde ele alan Fight Clup efsanesi ve Tyler Durden... Tüketmenin dayanılmaz keyfi insan arzularının tatminsizliğiyle doğru orantılı sevgili okur. İhtiyaçlarımızı gidermek için yani aç kalmamak amaçlı girdiğimiz  bu döngüde ipin ucunu öyle kaçırdık ki artık doymak i...

Ofisim evimdir

Resim
Dünya teknoloji devi, hayatımızın ciddi bir parçası, rüyalar alemi, kayıp kelimesini tarihe gömen arayıcı kuruluş GOOGLE.   Adeta ayrı bir gezegen olan bu çok uluslu kuruluşun tarihçesini falan anlatmayacağım merak etmeyin. İşin beni ilgilendiren kısmı yeniliği, ilericiliği, değişim ve dönüşümü temsil etmenin kolay bir iş olmadığı. Bu yazıda da bunu Google kafa yapısının çalışma ortamlarına yansıması üzerinden incelemek istedim. Google Zürih Ofisi Adamların dünyanın 40 ülkesinde 70 ofisi ve binlerce çalışanı var ve tüm ofisleri de benzer standartlara sahip. Google, yaratıcılık kavramını temsil ettiği için tabii ki odak alanını da bu kavram üzerine inşa etmeyi uygun görüyor.  Mutlu ama çok mutlu çalışanlar=Yaratıcılık, verimlilik, üretkenlik, kalite. Google Zürih Ofisi Malumunuzdur, insanlar hayatlarının büyük kısmını iş yerlerinde geçirirler. Adı üstünde çalışanlar. Hangi işi yaparsanız yapın saatlerce çalışmak ciddi bir motivasyon, odaklanma yani enerji ger...

Hayal ustası

Resim
Hayal ustası olmayanlar sadece hayal tüccarı olur. Düş kurmak insan denen yaratığın en değerli ayrıcalıklarından biri çünkü kocaman bir gezegeni kurdukları düşleri gerçekleştirerek inşa ettiler. Kafalarında resmini çizdiler ve hayata geçirdiler. Kolomb, başarılı bir hayal ustası olmasa en büyük kaşiflerden biri olabilir miydi ya Piri Reis bugün bile şaşkınlıkla incelenen haritasını çizebilir miydi, Atatürk imkansızlıklar içinde olasılık dışı bir devleti sıfırdan kurabilir miydi ya da insanoğlu eskilerin büyük tanrıların mekanı dediği o akıl almaz boşlukta asılı Ay'a adım atabilir miydi... Hayal ustası olduğun ölçüde fark edersin imkansızlığın imkansızlığını. Senin insan olarak sınırlarını belirleyen hayallerinin ölçüsü, hayalperest olmak kabiliyetindir. Küçük ölçekli insanlar farklı adımlar atmak isteyenleri, sınırlarının dışına taşmak isteyenleri hayalperest diye aşağılarlar. Neden? çünkü kendi sınırlı dünyasındaki esaretinin farkında olsa da kendi sınırlarının konforund...