Sen Engelli olduğunun farkında mısın?

Engeller insan doğasının ayrılmaz bir parçası. 
Elimiz, kolumuz, beynimiz, bedenimiz ve ruhumuz büyüdükçe, yaşamak denen sanatın engelleri aşmak olduğunun farkındalığını elde ederiz.
İlerlemek için sıçradığımız her engel, set bizi başka bir boyuta sürükler.
Bu engellerle bedensel ve ruhsal bir bütünlük içinde mücadele ederiz, başarmak ve mutlu olmak için. Bu bütünlük he insana verilmiş bir hediye gibi ve fakat bu hediyeden mahrum olan, doğuştan veya sonradan aktif engele sahip insanlar da var.
DİNLE, GÖR, HİSSET
(O sensin, benim, sevdiğimiz herhangi biri)
Onlar yukarıda değindiğim hayat denen keşmekeşin önüne koyduğu engellerle senin benim gibi bir bütünlük içinde mücadele etme şansına sahip değil. Senin yolda gördüğün basit bir su birikintisi engelini göremeyebilir, arkasından yana yakıla kornaya basan aracı duyamayabilir, senin spor olsun diye tırmandığın merdivenlere tırmanamadığı her an tüm yaşamı gözlerinin önünden geçer. Merdivenleri tırmanamayan biri iş bulmak, hayat kurmak, ihtiyaçlarını gidermek, yaşamak zorunda.                                        Engelliler bizim neremizde? Her yanda, yanımızda. Sağlıklı kolumuzda, gözümüzde, aklımızda. Sadece bizim bütünlüğümüz bozulduğunda fark edebildiğimiz olasılık denizinde.
Her insan potansiyel engelli olarak doğar dünyaya çünkü sağlıklı doğan bir insanın yoluna sağlıklı devam edeceğinin bir garantisi yoktur. Toplumsal olarak empati denen kavramın tam olarak karşılığını bulması gereken nokta tam da burasıdır.
Hayat yükünün üzerine engelleri binen insanlar... O kadar çarpıcı örnekler var ki... Tam olarak sağlıklı her hangi bir insanın başaramadığı öyle ciddi başarıları, inançları var ki. Onlar imkansızlığın vücut bulmuş hali. Hayallerin engel tanımadığının gerçek ve canlı örnekleri.
Stevie Wonder, dünyanın en iyi müzisyenlerinden biri. 
Adeta efsane ve o doğuştan görme engelli.
Disleksisi(1) adı verilen algısal engelin yeryüzünde en fazla tanınan temsilcisi, bilim otoriteleri tarafından yaşamış en zeki insan kabul edilen Albert Einstein'dır. Yazılarında 'Öğretmenlerinin aklının yavaş çalıştığını, ölene kadar aptal rüyalarının peşinde sersemce savrulacağını' söylediğini ifade eden ünlü bilim adamı, engel denilen kavramın ne kadar farklı anlaşıldığının da ispatı gibidir.
Hayalleri koşan bir insan asla yokluk çekmez

Görme engeli Aşık Veysel'in ruhundaki 
müziği bestelemesine, sunmasına engel olmadı. 

Dünyanın en önemli müzisyenlerinden Ludwig van Beethoven'ın işitme engelli olduğunu biliyor musun? 
Müzik için en çok ihtiyaç duyulan duyu kuşkusuz işitme duyusudur. Buna rağmen, işitme engeline rağmen muazzam eserlerle tarihe adını yazdıran bir insan, sizce de gerçek engelin inancımızda, kararlılığımızda olduğunu göstermiyor mu? Engelli denilen ve toplum hayatından dışlanan insanlarımızın ne kadar olağan dışı yetenekleri olabileceğini anlatmıyor mu?
İşitme engeli, tüm dünyanın onu tanımasına engel olmadı

Bu sıra dışı dehanın bir mektubu engel denilen durumun psikolojisini gözler önüne serer.
BEETHOVEN'İN MEKTUBU
“ İnsanlara sesli konuşunuz, çünkü, sağırım demek mümkün değil. Toplum hayatından uzaklaşmanın dışında başka çarem yok. Bunun için sizden özür diliyorum. Halbuki aranızda olmayı ne kadar isterdim. Rahatsızlığım talihsizliğimi bir o kadar artırmaktadır. Cemiyet içinde bulunup başkalarını dinlemek,  karşılıklı sohbet etmek benim için mümkün değil. Dışlanmış biri olarak yaşamak mecburiyetindeyim. Bir topluluğa yaklaştığımda korku içimi kaplar. Durumumun anlaşılmasından öyle korkuyorum ki."

Dünyanın ayakta alkışladığı 9. senfoniyi bu şartlar altında yaratmıştır Beethoven.

 LİNK  Hepimiz Engelliyiz
                      Tamam mıyız (2013)
İnsan, koluyla bacağıyla gözü ve kulağıyla değil, insanlığı ile bütünleşir. Bizi biz yapan ortaklık gerçek sevgi ve saygıdır. Engelliler, onlar değildir aslında biziz. Biz ise insan uygarlığının temsilcisiyiz. Eksik ya da fazla... İyi olmaktan başka çaremiz yok, sevmekten, anlamaktan başka yolumuz yok. Sen her an engelli olabileceğinin bilinci içersinde değilsen eğer, hiç kusura bakma insanlık vasfını çoktan kaybetmiş demektir. Sen ölmüşsün demektir kardeşim.

                             Kamu Spotu

  LİNK       Blog/Milliyet/Onlar engel tanımadı

  LİNK       Onedio engelli olmak

Belki de asla sahip olamayacağımız bir inançla 
YAŞIYORLAR.
Bir insan bir duyusunu ya da bir uzvunu kaybettiğinde diğerleri gelişirmiş derler. Görme engelli insanların olağan dışı şekilde duyduğu, bacakları olmayan insanların sıradan insanların kaldıramadığı ağırlıkları kaldırdığı bilinir. Yaşam bir yerden aldığını adeta telafi etmek ister. O zor şartlara rağmen engelli insanlar engel tanımadan karışmak ister hayata. Senin göremediğini görmek, duyamadığını, duymak istemediğini duymak için. Ben bu inancın karşısında saygıyla eğilmek dışında ne yapabilirim? Soru bu. Ne yapabilirim diye soruyor muyuz hiç?

İstanbul'da bir kaç yerde Down Sendromluların çalıştığı Down cafeler olduğunu biliyor musun?
Onedio/Down cafe
               
Ne yapabiliriz? Aslında aman aman bir şey yapmaya gerek yok. İnsan olsak yeter. Gerisi kendiliğinden gelir. Bir zamanlar bir görme engelliyi kasıtlı olarak farklı bir otobüse bindiren yaratık gibi davranmazsak yeter. O görüntü aklımdan hiç çıkmaz. Bana demişti ki engelli kardeşim. "Ben ona ne yaptım ki bana bunu yaptı" hala yüzüm kızarır utancımdan. Böyle insanlarla aynı gezegende yaşadığım için ben utanmıştım.
Görme engellilerle empati kurulması ve bu empatiyi gerçek zamanlı ve canlı kurmak için sıradışı bir deneyim sunan "Karanlıkta Diyalog" videosu ile yazıyı sonlandırıyorum. Ayrıntılı bilgi için sevgili Google'a baş vurabilirsiniz. Sergiyi gezenler hayatlarındaki en enteresan deneyimi yaşadıklarını ifade ediyorlar. Bunu da eklemiş olayım. 

UNUTMA Her insan potansiyel engelli olarak doğar"

EDİTÖR NOTU(1) Disleksi, öğrenme bozukluğu

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sanal boykotçular

Sayısalcı VS Sözelci

AHLAK BEKÇİSİ