Yemek için yaşamak mı, yaşamak için ...

Doğrulan, dik duran ve barkod insan...
Napolyon'un meşhur "para para para" söyleminin günümüz dünyasındaki modernize hali, "Tüket, tüket ve tekrar tüket". İnsan ihtiyaçları ile keyif dünyası arasındaki gizemli ilişki, tüketim toplumu adı verilen bir yaşam biçiminin doğmasına yol açtı. Dikkatinizi çekerim, İhtiyaç değil tüketim dünyası diyoruz her insanın arzularının efendisi olma yolunda koşturma çabasına. Şeytanın Avukatı filminde kibir üzerinden başlayan eleştiri alttaki sahnede tüketim ve insan arasındaki sakıncalı ilişkiyi öyle akıllıca betimliyor ki kişi kendisiyle yüzleşmeden edemiyor "Acaba ben yüzde kaç Eddie Barzoon'um" Ya da bu sakıncalı hali şizofrenik ama muhteşem şekilde ele alan Fight Clup efsanesi ve Tyler Durden...
Tüketmenin dayanılmaz keyfi insan arzularının tatminsizliğiyle doğru orantılı sevgili okur. İhtiyaçlarımızı gidermek için yani aç kalmamak amaçlı girdiğimiz  bu döngüde ipin ucunu öyle kaçırdık ki artık doymak için değil damak tadımız için, depresyondan kaçmak için hatta ve hatta marka yerlerde hava atmak için yiyiyor içiyoruz.
Bir anlamda Tyler Durden'ın dediği gibi sahip olmak için çabaladığımız şeyler bize sahip olmaya başlıyor. Fight-Club Üzerinden tüketim toplumunu anlamak
Diyet, fit olmak, sağlıklı olmak ve huzurlu yaşamak VEYA Eğlenmek, iyi hissetmek, iyi hissedip eğlenmek için yemek, kısa süre için huzurlu olmak, pişmanlık, karamsarlık, huzursuzluk, sağlık sorunları ve mutsuzluk... İşte bu döngüyü yemek veya obezite üzerinden açıklamamın nedeni günümüz tüketim kırbacını ağırlıklı olarak sembolize eden durumun yeme ve içme olmasıdır. Yiyeceklerdir, yağlar, tatlılar ve tabi ki hımmmm çikolatadır. 
Tüketim bağımlılığının pek çok türü var bildiğiniz gibi. Marka bağımlılığı, oyun bağımlılığı (Bu yıl hastalık olarak kabul edildi) alışveriş bağımlılığı, sosyal medya bağımlılığı vs vs. Ve fakat en temelde fiziksel gıda tüketimi var her zaman. 
Başta sorduğumuz soruyu siz yanıtlayın isterseniz derdim ama size bu eziyeti yapmam. O kadar iç içe geçmiş bir konu ki doyduğun anda iş bitmiyor çünkü canın istediği sürece doymuyorsun. Canın artık doymak için mi o çekici gıdayı gömmek için mi kıpraşıyor, soru işareti. Diyetisyenler kazanıyor çünkü kendi oto kontrolümüzü kaybettik. Aslında eskiler bu konulara epey bir dikkat çekti ama adı üzerinde eskidiler.... mi acaba?
             Belgeselin tamamı aşağıda linkte
Hristiyanlıkta 7 büyük günahtan(1)  biri oburluk olarak kabul ediliyor. Bizim tasavvuf erbapları da tamah etmeyi yani açgözlülüğü dolayısıyla ihtiyaçtan fazlasını eleştiriyor. Güzel de bir sözümüz var değil mi "Az yemekten maraz doğmaz". Çünkü herkes çok yemek istiyor. Bu yüzden aklı başında tüm dini argümanlarda "nefis terbiyesi" çok önemli bir başlık olarak değerlendirilir. 
Sevgili okur arzunun kanatları sınırsızdır. İnsanın tatmin olmayı başaramayan bir varlık olduğu da tescillidir ve fakat yaşamın her boyutu kendi içinde bir dengeye sahiptir ve o denge terazisinin şaştığı hiç bir durum olumlu sonuçlanmamıştır. 

Kendi dengesini kuramayan bir insanın ayakta kalması mümkün değildir. Zaten yediklerimizin ağırlığını kafamızda yaşamla ilgili kaygılardan doğan yüklere eklemek de hiç akıllıca görünmüyor. Şahsım adına hayatımın büyük bölümü tutarsız istek ve arzularımla mücadele ederek geçti ve hala geçiyor. 
Doyumsuz İsmail'i dengelemeye çalışıyorum ve yakın çevrem de bunun en canlı şahididir. 
İnsanın sahip olup olabileceği en büyük zafer kendisine karşı kazandığı zaferdir ve sadece oto kontrolü kaybetmeyen insanlar diğerleri arasında parlar destanlaşır.

Çünkü biliyoruz ki onlar sıradan insanların yapmaya korktuklarını, beceremediklerini, üşendiklerini yapar ve bunu bir stil haline getirirler. Onlara gıpta eder, inanç pompalarız ve şanslıysak o irade hakimlerinden biri oluruz ya da ne yersek o oluruz, ŞEKİL A
Ahan da ŞEKİL A
Aslında bu standart bir manzara da son yıllarda araştırmalar meyvelerin de düşünüldüğü gibi masum olmadığını ispatladı. Yeni trend "YAĞ YE, ŞEKER YEME". Bu bakışın arkasından onlarca farklı diyet modelleri çıktı ve bir çoğu da protein ağırlıklı. Şimdi.....
Son söz olarak aşağıya (Ediör notu (2)) 17 dakikalık bir videonun linkini bıraktım.  Sizden ricam sonuna kadar izlemeniz. Şimdiye kadar böyle bir ricam olmadı çünkü bu tamamen sizin için, hayata bakışınızı sorgulamak için, bildiğimiz pek çok gerçeğin farklı bir gerçeğe evrildiğini göstermek için.... 

Fit ve sağlıklı kal. Keyifli de kal ve fakat ne yaparsan yap abartma adamım:)


Editör notu: (1)Yedi Ölümcül Günah, Hıristiyanlık inançlarına göre Yedi Büyük Günah, Temel Günahlar, Kardinal Günahlar olarak da bilinen, Roma Katolik Kilisesi'nin görüşleri çerçevesinde Papa I. Gregorius tarafından düzenlenen, insanın hayatı boyunca sakınması gereken yedi günahtır. 
Editör notu: (2) Video indirildiğinde alt yazı problemi oluşabiliyor bu yüzden linkini bırakıyorum. Ketojeni ve şeker

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sanal boykotçular

Sayısalcı VS Sözelci

AHLAK BEKÇİSİ