Hayal ustası


Hayal ustası olmayanlar sadece hayal tüccarı olur.
Düş kurmak insan denen yaratığın en değerli ayrıcalıklarından biri çünkü kocaman bir gezegeni kurdukları düşleri gerçekleştirerek inşa ettiler. Kafalarında resmini çizdiler ve hayata geçirdiler. Kolomb, başarılı bir hayal ustası olmasa en büyük kaşiflerden biri olabilir miydi ya Piri Reis bugün bile şaşkınlıkla incelenen haritasını çizebilir miydi, Atatürk imkansızlıklar içinde olasılık dışı bir devleti sıfırdan kurabilir miydi ya da insanoğlu eskilerin büyük tanrıların mekanı dediği o akıl almaz boşlukta asılı Ay'a adım atabilir miydi...
Hayal ustası olduğun ölçüde fark edersin imkansızlığın imkansızlığını. Senin insan olarak sınırlarını belirleyen hayallerinin ölçüsü, hayalperest olmak kabiliyetindir. Küçük ölçekli insanlar farklı adımlar atmak isteyenleri, sınırlarının dışına taşmak isteyenleri hayalperest diye aşağılarlar. Neden? çünkü kendi sınırlı dünyasındaki esaretinin farkında olsa da kendi sınırlarının konforundan çıkmaya korkar ya da daha acısı başka bir dünya olduğundan haberdar olamayacak kadar küçük, basit bir yaşam sürmektedir o düş kurma yeteneğini toprağa gömen kişi.
En tehlikeli insan türüdür bu. Adeta hayal katilleridir. Seni yükseltmek yerine düşürür ve bu korkularını maskelemek için de hayatın gerçekleri konusundaki deneyimlerini kullanırlar. "Abi zor iş, abi kim uğraşacak, manyak mısın oğlum-kızım, boş işlerle uğraşma, valla pek mantıklı değil zaman kaybı" vesaire vesaire.... Eminim bu kelamlardan çoğu size tanıdık gelmiştir. Hayal ustası olma uğraşınızda akıl danıştığınız insanların büyük bir kısmının aynı şeyi söylediği hatta aynı cümleleri kurduğunu hiç fark ettiniz mi?
Hayal ustalarının sınırları yoktur çünkü hayallerin sınırı olamaz. Düş kurmayı rüya görmekle karıştıranların ise hayatları sığındıkları sınırlara bağlıdır. O güvenlik ve sözde huzur çemberlerinde ölmeyi beklerler. Bunu da mantıklı ya da gerçekçi davranmak şeklinde açıklarlar. İnsan yaratıcı potansiyeli sonsuzlukla eşdeğerdir. Muhakkak son bulur, ölür ama dünyaya doğmasının amacı ölmek değil değiştirmek, dönüştürmektir.
Eğer beni tanımak istiyorsanız izleyin çünkü tam olarak bundan bahsediyorum
Amacım kişisel motivasyon yaratmak falan değil. Amacım gerçeğin en göz ardı edilen esasına dair konuşmak. Senin varlığını kutsayan şey tüm dünya karşında olsa da rüzgara karşı yürümek, hayalini gerçeğe dönüştürmek için zorlukların yüzüne tükürmektir. Bir tabir var "gerçekleşmemiş hayal mezarlığı" diye. Hayal kurmak ve o hayali kovalamak bir cesaret işi oldu. Bunu başaramayanların hayalleri ise mezarlıklarda yerini aldı. 

Kader, şans, yaşam, hayat, ömür.... Sonsuz olasılıklardan oluşan bir sarmal. Olasılıkları şekillendiren ise senin hareketliliğin. Ayağa kalkamayan bir insan yürüyemez, olasılıklardan bihaber kişi farklı yollarla karşılaşıp hangisini seçsem diyemez. Seçenekli olmak için oyunun kurallarını bilmek gerekir. O oyun senin ömründür. Her kalem yeterli baskı altında kırılabilir ta ki günün birinde kırılmayan bir kalem üretmek benim hayalim diyen biri çıkana değin. Gerçek:  "Kalemler kırılır" Gerçek: "Kalemler sonsuza değin kırılmak zorunda değil". Peki sen kırılacak mısın? çaresiz olduğun yerde ve çürüyerek.
Freddy Krueger, Elm sokağı çocuklarını rüyalarında öldürüyordu. Düşlerinde seni avlayan bir katildi. Seri boyunca uyumaya direnen çocukların hikayesini izledik. Belki de hayal kurmaktan korkanlarımız da bu çocuklar gibidir. Hayal kurduklarında peşlerine anası, babası, arkadaşları hatta tükenen zamanları düşecek diye çekiniyorlardır.
Korkarak yaşayamayız sevgili okur. Her şeye karşın bağlanmak, inanmak ve umut etmeye mecburuz. ÇÜNKÜ


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sanal boykotçular

Sayısalcı VS Sözelci

AHLAK BEKÇİSİ