Kayıtlar

KÖRÜ KÖRÜNE KÖRLÜK

Resim
Görme engelli, ama, kör… Fiziksel dünyada kimine göre en hayati uzvundan mahrum kalan insan. Işıktan yalıtılmış el yordamıyla süren bir ömür.   Fiziksel olarak görememek fikirsel körlük kadar kadar hayati midir dostlar!!! Çağın meselesi budur.   Nedir bu fikirsel, ideolojik, tek tip körlük diye soracak olursanız; bakın derim sağınıza solunuza en yakın arkadaşınıza, sevgilinize, eşinize ara ara da kendinize. Felsefeden, sanattan bilimden azade toplamlara veya yığınlara ki bu körlemesine tutumlara sahip insanlardan müteşekkil topluluklara ancak yığın denir. Toplum olamamış toplamlardan ibaret insanlar; sadece sayı olarak ederi olan nesneler. Saplantılı bir ruh halidir fikirsel körlük. Bu saplantıya sahip canlılar tek tip düşünerek tek tip yaşamaya ve çevrelerini de aynı saplantıdan muzdarip ve fakat muzdaripliğinin bile farkında olmayan canlılardan seçerler. Kimi zaman bir ideolojiye takıntılı partizan (sağ=sol), kimi zaman bir sporun fanatiği, kimi zaman dine takınt...

GERÇEKÇİ OL GERÇEĞİNLE YÜZLEŞ

Resim
        Hayat değişir; insan daha sık değişir. Ne olduğunu bile kavrayamadan değişmeye devam eder. İki çay bir fincan kahve arasında ise karakterine eklemeler yapar. Sarsılmaz bir yapı inşa eder ki biz ona kişilik diyoruz. (hadi hariçten dayanak sallamış olmayayım) ben, diyorum.   Peki o zaman us’umuzu uslandırmaktan öte bir çalkalayalım ve soralım “nedir bu gerçek diye” Korkmayın dostlar felsefeye giriş dersi 1 değil!!! Kimine göre ilkokul 1, kimine göre lisans üstü bir yanılgı sorusu bu.   Elle tutulan, gözle görülen, akılla kavranan mıdır gerçek denen; yoksa kendimizi inandırdığımız palavralar mı? Doğruluğunu asla teyit edemeyeceğimiz inançlarımız mı yoksa   güvendiğimiz bir kişinin dudaklarından dökülen iki satır mı? Subjektif bir sanrı mı yoksa nesnel bir çaresizlik hali midir bu gerçek? İnsan türünün en başarılı olduğu işlerden biri olması gereken muhakeme yeteneğimiz körelir ve doğruluğu teyit edilmesi mümkün olmayan palavralarımı...

İçimdeki kavga

Resim
Tekrar merhabalar ve hoş geldim yazısı “ Eğer içinizde kavga ettiğiniz biri varsa hayat katlanılmaz olabiliyor. Kişinin içindeki öfke başka bir yere kanalize edilmezse ölümcül olabilir. ” diyor. Usta aktör Anthony Hopkins.   Yıllardır kavgalıyım kendimle. Bir yanım bir an'ıma bir an'ım diğer yanıma... Kararsızlık içinde ikircikli bakışlarım, bir diğer yanımın durmak bilmez eleştirileri, olduğum ve olmak istediğim adamın yan odadan gelen tükenmez karı koca didişmeleri.  Bedenimle ruhumun, aklımın türlü şekillerde aynı zaman ve mekan diliminde var olamaması. Kim bilir belki Yunus Emre bile bir ben var ki benden içeri derken o da içindeki kavganın ateşini anlatmak istemiştir. Huzursuz ruhlar diyorum ben bu ben'cillere, benden olan içindeki kendisiyle güreşe tutuşmuş olanlara. Belki hayata dair amacından bihaber olmaktır nedeni.  Belki diğer yanını kendi içinde aramaktır.... Ki ben artık buldum ki  O andan itibaren taşlar yerli yerine oturdu ve hayat yeni...

SON

EDİTÖR NOTU Değerli okur tez çalışmam ve bazı özel nedenlerden dolayı bloğuma bir süre ara veriyorum. Postlarımı düzenli olarak takip eden ve destek veren herkese çok tesekkür ederim. Kırılma noktasında hayata dair fikirleri paylaşmak benim için çok keyifli ve biraz da yıpratıcı bir tecrübe oldu.   Yine de bu öğretici deneyimi herkese tavsiye ederim. Evrenimde tekrar görüşmek üzere sevgiyle sağlıkla kalın .

AHLAK BEKÇİSİ

Resim
Bekleyen kişi bekçidir. Vatanın bekleyeni asker, toplum huzurunun bekleyeni polis, ilerlemenin ve dönüşümün bekleyeni bilim adamı... Devamı sağlamak, korumak bekleyenin görevidir. O bekleyen bekçidir ve fakat bildiğim kadarıyla ahlak için tayin edilen bir bekçi yoksa "ahlak bekçisi" denilen ve durumdan vazife çıkaran, toplumsal hayat ve kişisel özgürlükler kendisine emanet edilmiş gibi hareket eden bu ve türevi hazımsızları bu toplum hangi bataklıkta üretiyor? Soru budur. Peki kötü ahlaktan kasıt ne olabilir??  Toplumu soymak, insanlara zulmetmek, vatanını satmak, çocukları istismar etmek, hayvanlara eziyet etmek, canlılara çevreye saygı duymamak, gücünü ve zehirli dilini bozgunculuk için kullanmak.... Bunları yapana rahatlıkla ahlaksız diyebilirsiniz. Hem bunları yapıp hem de insanların ahlakını sorgulayana da rahatlıkla rahatsız diyebilirsiniz. Çünkü bu sorgulayıcı bekçiliği yapanlar tartışmasız şekilde akli sorunu olan insanlardır.   Ahlaka giden yol insanlıkta...

Çikolata Ustası

Resim
Çikolata...  Kelimesi bile fıstıklı sütlü bir baş dönmesi yaratır insanda. (bazılarında bitterdir o baş dönmesi) Çikolata... Heceleri dahi bar bar ısırmalık bir macera. Çikolata.... Aşığın anti depresanı, çocuğun en tatlı hayali, tatlı dünyasının ergen haşarı ve karizmatik kaçamağı. Cennetin güle güle'si elma ise cehennemin hoşgeldin'i çikolatadır. Günaha davettir. Karşı konulmaz bağımlılıkların atası, esmerin tadıdır kendileri. Pasta iyidir ama çikolatalı pasta iyi ötesidir. Kek sevgidir, çikolatalı kek tutkudur. Kim istemez ki usta olmayı...Yani mesleğinde uzmanlaşmış kişi yani en makbul insan. İşini bilen insan. Peki kim istemez hem usta olup hem de ustalığının çikolatalı olmasını. Çikolata ustası olmayı. Çikolataya dair söylenen hissedilen saydığımız her şeyle bir ömür geçirmeyi. İstanbul'un çikolata mekanları   Çikolata bir medeniyet şehri ise eğer çikolatalı, o medeniyetin neferi olmaktır:) İzmirli istanbullu Amerikalı Avrupalı  olmak değ...

Ölümsüz Aşk (Karga)

Resim
Daha önce de beni benden alan filmlerden birini incelemiştim ama maalesef çok fazla ilgi görmedi. Bu postu da sadece kendim için yazma riskini göze alarak yazıyorum çünkü konu, " Ölümsüz Aşk" Karga(The Crow) filmi ülkemizde ölümsüz aşk olarak da bilinir. Çok da yanlış bir tanımlama değil çünkü filmin hikayesi olduğu gibi bu temel üzerine bina edilmiş. . Eric Draven öldürüldükten 1 yıl sonra huzursuz bir ruh olarak geri döndü dünyaya. Hesap sormak ve ölümsüz aşkını onurlandırmak için... Benim için her zaman özel bir sığınak oldu. Sığındığım filmlerden biridir Karga. Neden bilmiyorum. Belki o gotik, karanlık atmosferinden belki eşsiz müziklerinden belki de ilk izlediğimde gerçek aşkın nasıl bir şey olduğunu bana hissettirdiğinden... Kim bilebilir ki zaten bir insanın hangi hikaye ile hangi şartlarda ve neden bağ kurduğunu. Brandon Lee sıranın dışındaki (1) efsanevi isimlerden biri olan Bruce Lee'nin tek oğlu. 32 yaşında "Ölüm oyunu"adlı filmin çeki...