KÖRÜ KÖRÜNE KÖRLÜK

Görme engelli, ama, kör… Fiziksel dünyada kimine göre en hayati uzvundan mahrum kalan insan. Işıktan yalıtılmış el yordamıyla süren bir ömür.  Fiziksel olarak görememek fikirsel körlük kadar kadar hayati midir dostlar!!! Çağın meselesi budur. 
Nedir bu fikirsel, ideolojik, tek tip körlük diye soracak olursanız; bakın derim sağınıza solunuza en yakın arkadaşınıza, sevgilinize, eşinize ara ara da kendinize. Felsefeden, sanattan bilimden azade toplamlara veya yığınlara ki bu körlemesine tutumlara sahip insanlardan müteşekkil topluluklara ancak yığın denir. Toplum olamamış toplamlardan ibaret insanlar; sadece sayı olarak ederi olan nesneler.
Saplantılı bir ruh halidir fikirsel körlük. Bu saplantıya sahip canlılar tek tip düşünerek tek tip yaşamaya ve çevrelerini de aynı saplantıdan muzdarip ve fakat muzdaripliğinin bile farkında olmayan canlılardan seçerler. Kimi zaman bir ideolojiye takıntılı partizan (sağ=sol), kimi zaman bir sporun fanatiği, kimi zaman dine takıntılı bir radikal kimi zaman ise canlı veya cansız nesneleri kendi silik hayatlarını unutmak için kullanan bir  fan olarak çıkarlar karşımıza. 
Düşünme biçimlerindeki sığlığın farkında değillerdir. Çevrelerini de aynı sığ ağa takılı kişilerden seçtikleri için derinlik nedir bilmezler. Derin, bağımsız, esnek bir normal insanla karşılaştıklarında ya şaşırıp hayran olur ya nefret etme eğilimi gösterirler. 
Yaşamı ateşe veren; dini, milli, siyasi şiddeti her zaman bu at gözlüklü canlılar kullanır. Kendilerini bir davanın parçası zannedip kutsarlar nefretlerini. Esas davaları ise silik ve sığ yaşamlarını hareketlendirerek kendilerinden büyük bir şeyin parçası olma eğilimidir. Ezik, silik, acınası ve kör bir yalnızlık…
Bazıları o şiddeti eşlerine, çocuklarına, hayvanlara ve hatta kendilerine (arabesk şarkıcıların konserlerinde kendilerini jiletleyenler veya tarikatların zincirli ayinleri) karşı kullanır. 
Bazıları trafikte önüne gelene saldırarak bazıları ise aşırı feministlerde olduğu gibi komplekslerini ilericilik kisvesi altında saklayarak kutuplaştırarak.

Ey sevgili dost, insanlık sanatında ilerici olmak demek aklını dürüst ve sınırsız bir açıklıkla kullanmakla ilişkilidir. Eğer  kendi gerçeğini kabullenerek kendini değiştirenlerden isen, her canlının yaşam hakkı dışında bir kutsal tanımıyorsan ve içsel özgürleşimini herhangi bir otoriteye veya nesneye bağlı olmaksız kendi kendine yaratıyorsan o vakit kendi varlığının tanrısı olabilirsin. 
Yaşamın itici gücü kendine verdiğin emeğin çeşidi ile doğru orantılıdır. Bu orantıdan bihaber orantısızlarla zaman kaybetmemeniz ve  ruhunuzu çeşit çeşit çeşitlerle çeşitlendirmeniz dileğiyle….

Bana arada bakınmaya devam edin çünkü esasen çok da esaslı bir kardeşiniz olmamakla beraber yine de çabalıyorun daha ne olsunJ





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sanal boykotçular

Sayısalcı VS Sözelci

AHLAK BEKÇİSİ