İletişimin Kalbi Öz iletişim nedir?

 

Doğduğundan beri en çok konuşup dertleştiğin, kavga ettiğin kişi kimdir biliyor musun?

Sensin. Sen senin sırdaşın, sen senin en büyük yardımcın hatta sen senin en büyük düşmanısın. Çocukken kendi kendine konuşanlara deli derdik ama şimdi sağlıklı bir insanın her zaman kendisiyle konuştuğunu ve konuşması gerektiğini biliyoruz. Bana göre sesli veya sessiz fark etmez. Düşünce bazen sessizdir bazen de seslidir. Önemli olan sesin sana olan mesafenin sıfır olmasıdır.
Kişiler arası ilişkilerde en az iki kişi olmalı Öz iletişimde ise özetle, kaynak ve alıcı kişinin kendisidir. İletişimde sürekli hedefe göre mesaj tasarlamaktan onunla aynı dili konuşmaktan söz ediyoruz. Daha kolayı olabilir mi öz iletişimdeki kaynak, hedefi kendisi kadar iyi tanıyor. Kendi kendine göz boyamadan süslemeden tepkisini ezbere bilerek bir mesaj veriyor. Süper iletişim diyebiliriz değil mi buna.  Peki öyle mi gerçekten?

Öyle olsaydı kendini ikna etmek bu kadar zor olur muydu?

Kendine hâkim olmak denen bir söylem olur muydu?

Kendin için en doğrusunu bilmek ve yapmak neden hiç basit değil?

 

Belki de iletişim türleri arasında en enteresan en zor ve en fazla karanlık bölgedir öz iletişim. Başkası hakkında her şeyi düşünebilir her planı yaparsın. Acımasızca saydırırsın ve başkasına gayet rahat olarak önerilerde bulunabilirsin “ayrıl, sev, takip et, kaçırma mutlaka yap, asla yapma, terk et ya da bağlan….

Ama söz konusu sen olduğun sürece işe, irade inanç kontrol denge gibi yaşamsal eylemler karışır. Çünkü bu, senin, ciddiye alman gereken en gerçek öznenin hayatıdır.

Kendisiyle barışık olmayan dünya ile barışamaz. Kendisiyle kavga etmeyen dünya ile baş edemez.

İşte böyle türlü türlü çelişkilerle karman çorman bir ip yumağında iletişim kurarız kendimizle. Yüzde yüz iletişim kurma zorunluluğu olan tek iletişim türüdür öz iletişim.

Kendi kendini değiştirmenin ne kadar güç olduğunu düşünürsen, başkalarını değiştirmeğe çalışmakta şansının ne kadar az olduğunu anlarsın. demiş Voltaire

Bazı insanlar koca evreni bilirler de, kendilerini bilmezler. Diye eklemiş La Fontaine

Bizim en büyük sınavımız yine biziz. Dünyayı fethetmek isteriz de bazen ilk kalenin kendimiz olduğunu aklımıza bile getirmeyiz.

Özümüzle başarılı iletişim sağlamak, iletim yolundaki en önemli adımdır. Tabii doğal olarak da dengeli bir yaşamın önünde aşılması gereken en önemli engelidir. Abarttığımı mı düşünüyorsunuz düşünmeyin abartmıyorum.

Hiç kolay değil… içindeki hayvanla, psikolojik arızalarınla, dayanma gücünle, acıların, korkuların, belirsizliklerin, hayallerin ve senden beklentisi olan onlarca insanla sınanacaksın. Şimdi siz söyleyin bunların üstesinden gelen kişiyi kim ya da ne durdurabilir. Kim ona nasıl bir engel koyabilir, bu kişi nasıl başarısız olabilir. 

Kendinle her anlamda dengeli bir iletişim gerçekleştirmenin tek bir yolu var. Kendini sevmek, ama laf olsun diye değil gerçekten sevmek. Kendine hiçbir şeye olmadığı kadar bağlanmak, inanmak, kendini desteklemek…. Önce içsel zaferler kazanmalısın. Kendini yenmeli sonra kendinle yürümeyi öğrenmelisin. Ancak ve ancak kendine saygı duyduğun noktada insanların tüm gezegenin seni dikkate almasını sağlayabilir her hedefine kararlılıkla yürüyebilirsin.

 Ben yapabilirim ben başarabilirim üstesinden gelebilirim ben çok ama çok güçlüyüm demekten asla vazgeçme çünkü bir şeyin gerçekleşme olasılığını var etmek için önce olasılığına inanmalı ve hayal etmelisin.. ve yine çünkü, “bir şey hiçbir şeyden iyidir”

 

İletişimde ve hoşça kalın.

 

 

 

 

 

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sanal boykotçular

Sayısalcı VS Sözelci

AHLAK BEKÇİSİ