Çevrimiçi hayatını kontrol eden kim?
İnterneti bilinçli kullanmak okullarda her ne kadar çok popüler bir konu olsa da gençler için bu tavsiyelerin ne ölçüde ciddiye alındığı bir soru işareti. Hatta yetişkinler için bile. Aslına bakarsanız kendilerinin başaramadığı bir eylemin sorumluluğunu aaa pardon denemediği.. başarmak için denemek lazım diiiil mi? Neden bu yükü sadece gençlere yüklerler anlamam..
Bu konu bir
yana internetin bilinçli kullanımı yani çevrimiçi hayatımızın kontrolünü
elimize geçirmek artık yaşamsal bir noktaya oturdu. Abartıyorsun diyorsanız
abartmıyorum.
Bir Facebook
oyunu olan Cow Clicker'da . "bir ineğe tıklayıp ineğin böğürmesiini
seyrettiniz mi tekrar tıklamak için 6 saat bekleyeniniz oldu mu hiç çünkü
oyunda “şaka değil” bekleme süresi buydu. Ve inekleri ters yöne çevirmek gibi
akıl tutulması düzeyinde anlamsız bir işin sunulduğu bu mecranın 50. Binin üzerinde
kullanıcısı vardı. Ve tabi üstüne para bile ödediler.
Endişelenmeyin
şimdi ssize sosyal medya platformlarıın sürekkli tekrarlanan yan etkilerinden
bahsetmiycem. Konumuz bu da değil. Konumuz insan canlısının en verimli icatları
bile nasıl olup aleyhine çevirip kusana kadar vıcık vıcık hale getirmesi.
2008
yazında, Instagram'dan iki yıl önce ve Twitter'ın ikinci doğum günü civarında-
ABD'li yazar Nicholas Carr, Atlantic dergisinde Google Bizi Aptallaştırıyor mu
başlıklı, artık ünlü bir makale yayınladı. ?Carr, internette ne kadar çok zaman
geçirirse, bir şeyin beynini kemirdiği hissini o kadar çok yaşadığını
açıklarken. "Eskiden düşündüğüm gibi düşünmüyorum" diye yazdı.
Giderek artan bir şekilde, bir kitapla oturur, ancak sonra iki veya üç sayfadan
fazla odaklanamaz hale gelir: "Kıpkırmızı oluyorum, ipi kaybediyorum,
yapacak başka bir şey aramaya başlıyorum. DEMİŞTİ.
O zamandan
bugüne hayatımıza yerleşen o asabi dikkat dağınıklığını yaşayan var mı
aranızda? Hadi birazcık samimi olun.
Bilgi
işçileri olduk ama bir yandan da kanlı canlı bir hayatta konsantre olmamız
lazım e çalışıyoruz bir yandan. Gevşemek ve eğlenmek için elimize aldıklarımız
bizi gerçekten gevşetiyor mu… okkadar uyarıcıdan sonra bile
Dijital
dünyanın insan toplumunu ekonomik sosyolojik, psikolojik, trajik ve hatta ne
kadar "jik" varsa o kadar evirdiği açık seçik bir gerçek. Ağır yaşam
koşulları ile canından bezen kitleler kendilerini bezdirenlerin ürettiği araçlarla tiktoklayarak a pardon tıklayarak kendi içini
boşaltır, güler, güldürür ve sabah nefret ettiği işine okuluna gitmesi için
yaşamak için bir nedeni olduğunu düşünür.
Toplumların,
insanların ruhlarının ve zekalarının boşaltılması tarihin her döneminde
yaşanmıştır yeni bir olay değil. Roma'daki kana dayalı gladyatör eğlentilerinin
amacı da buydu….insanların merak duygusunu alıp bunu hiçbir şeyi kaçırmama
arzusuna dönüştüren bir tuhaf ruh halini kamçılayan uygulamalar ve bildirimlerle
motive eden ve bu motivasyonu sürdürmek için elinden geleni yapan dijital
pazarlar dikkatimizi fena dağıtıyor aslında.
Tüm bu
dikkat dağıtma çabalarının nedeni ise işin çok karlı olması. Web şirketleri,
"ilgi uyandıran içerikler yaratmakla" veya "arkadaşlarınızın
yaptıklarından haberdar olmanıza", "sevdiğiniz şeyleri dünyayla
paylaşmanıza" vb. izin veren hizmetler sunmakla övünür çünkü
reklamverenler tıklamalar için ödeme yapar ve bir tıklama, nasıl elde edilirse
edilsin bir tıklamadır. Insanların dikkatini zorla tıklamaları için
yönlendirmek, onları bir bağlantıya tıklatmak rekabetçi web pazarında hayatta
kalmanın daha kesin bir yoludur. Bir çok kurum hatta dini kurumlar ve üniversiteler
dahil daha çok kazanmak için etkileşim
trafiği kasmakla meşgul.
Ve fakat
Yukarıda
değindiğim gibi kar amaçlı kuruluşlar kar yapmak için ne yaparsa yapsın, mesele
bu değil. Mesele zihinlerimizi ve potansiyelimizi kullanmamızı engelleyen bu
tekno dikkat dağınıklığına gönüllü olarak katılıp kendimizi vıcık vıcık bir
kontrolsüze dönüştürmek. Neden bu muhteşem armağanı aşırı ve yozlaşmış şekilde
bedenimizi ve aklımızı berbat edecek kadar yanlış değerlendirmek.
İnsanın aklının ve bedeninin kontrolünü eline
alması bu kadar mı zor, yoksa bu araz genlerimize kodlandı da öyle tren
seyreden ineklerden farksız mıyı<.
Size
bilinçli internet kullanımı ile ilgili onlarca madde sıralayabilirim fakat bu
anlamsız olur öncelikle bilinçli olmaya ihtiyacı olanların bunun farkında
olması gerekir dijital bilinç de peşi sıra gelir.
Eskiden beri
verdiğim bir tavsiye var ne yaparsan ne yaşarsan yaşa abartma.
Yetişkinlerimiz
popüler eğlenceleri dijital bir tarikat müridi gibi takip edip gönüllü olarak bilinçsizleşirken,
dünyanın çocukları, bizim çocuklarımız o teknolojiye rağmen okullarından bomboş
mezun olup, canından bezme adayı olarak yaşama atılırken ...
Geri sayım
hala devam ediyor. Tik tak, tok, çıkış yolu yok.
MU?
Yorumlar
Yorum Gönder