Münir Özkul
"Herkes ölür ama herkes gerçekten yaşamaz"
Victor Hugo
Türk sinemasının efsane sanatçılarından biri için daha perde kapandı ve fakat biz sözümüze ölümle değil yaşamla yol verdik.
İnsanlar hayata doğdukları an yaşamaya başlar veya sadece takvimleri devirir ve ölür. Bazı ölümlüler de bu sınırları kat ettikleri mesafelerle aşar, sınırların altını üstüne getirir, kendi mührünü vurur ömürlere, gerçek anlamda ölümsüz olur. Asla ölmez.
Dünya tarihi bu tür örneklerle doludur. Münir usta gibi sanatçılar, bilim adamları, politik ve askeri kişilikler... Neydi yaşamak, nefes almak mı, hayır. Nefesimizi kesen anların toplamı der birileri. Doğru da derler. Yaşadığını hücrelerinde, en küçük parçana kadar duyumsamak, dolu dolu yaşamak...
Milyonlarca hatta kuşak kuşak aktarımı ile milyarlarca yaşamın hafızasına kazınmak, yüreğinde salınmak, yüz yıllarca kutsanmak, sayılmak, sevilmek.....Ölümsüzlerin ayrıcalığı bu işte. Münir Özkul, bu ölümsüzlerden biriydi.

Mükemmel bir ömür yaşamadı tabii her insan gibi. Yıllarca alkolle mücadele etti. Ama bu gerçek anlamda yaşadığının da bir delili değil miydi bir bakışa göre.
Takvim deviren, bir günün diğer günün kopyası bir hayat sürmek mi yaşamak yoksa ciddi riskleri de göze alıp dolu dolu sevinmek ağlamak, bağırmak koşmak incinmek ve yeniden ayağa kalkmak mı. Her ölümsüz gibi Münir baba da takvim devirmedi.
Büyük oynadı hayat tiyatrosunda. Düştü, kalktı, anlattı, duyumsadı, hürriyetin sınırlarında sınırsızlaştı. Dünya tarihine yön vermiş pek çok ölümsüz gibi ciddi bir uyumsuzdu.
Bu nedenle demişti zaten "Akıl hastalarının yanında yaşadığımı hissediyorum" diye" Sivri olmak, alışılmışın dışında davranmak, herkesin kapı aralığından baktığına anahtar deliğinden bakmak, sıranın dışında sıra dışı bir yalnızlığı göğüsleyip yine bildiğini okumaktı bir anlamda onun durumu.Onun tarihi ile ilgili konuşmak Yeşilçam tarihi üzerine konuşmak gibi bir şey. Çok ayrı bir dönemin insanı, günümüzde misafir bir zaman yolcusuydu Münir amca. Hala ve hala aynı anda farklı kanallarda evlerimize konuk oluyor. O eşsiz ses tonu ile güldürüyor ağlatıyor... Kendisiyle özdeşleşmiş onlarca karakter var. Ama herkesin hem fikir olduğu bir kaç insan tarifi var ki kimsenin aklından çıkarması mümkün değil. Tüccarların at koşturduğu eğitim dünyasının karşısına çınar gibi dikilen Mahmut Hoca, ailesini topladığı sevgi şemsiyesinin altında fedakar bir baba olan Sucu Rıza, Yaşar Usta...
Aile Şerefi (1976)
Zenginden alıp fakire verecek bir aksiyon içinde olmadı bu karakterler. Sadece hayatın çarpık, sapkın gerçeklerini, ilgililerinin yüzüne şamar gibi sözlerle çarpan dolu dolu insan temsili idiler. Sermayenin tüm hayatın tek gerçeği haline geldiği, bu gerçeği hayatının tek hakikati olarak kabul edip insani değerleri ayaklarının altında çiğneyenlerin karşısına Yeşilçam'da Münir Özkul'un dramatik ve güçlü oyunculuğu çıktı. Tek ideali "gerçek insan" yetiştirmek olan Mahmut Hoca, Ailesi ve şerefi için yaşayan Sucu Rıza ve tabii ki tek yakınları cebindeki para tomarları olan zenginlere sevgi kılıcını çeken Yaşar Usta...Yolun açık olsun Ustam.
Yolun açık olsun büyük sanat emekçisi.
Yolun açık olsun çocukluğum, gençliğim; dünüm ve bugünüm.
Her zaman bizimlesin...
EDİTÖR NOTU: Video 2 (Hababam sınıfı (1975), Bizim Aile (1975)
Yorumlar
Yorum Gönder