Testere 8 izledim


"Katillerden nefret ederim"
John Kramer (Jigsaw)
Merhaba sevgili okur. Aslına bakarsanız konuya nereden başlayacağıma tam olarak emin değilim. Bunun nedeni mevzunun bilinen adıyla Testere, Jigsaw veya gerçek adıyla John Kramer olması. Bir anlamda Türkiye'de Testere adıyla nam salan bir sıra dışı aklın, kimine göre seri katilin kimine göre sağlam bir felsefi zemine oturan bir filmin hikayesi bu dertleşimin konusu. 
SAW projesinin bende çok farklı bir yeri var. Kurgusundaki zekadan olay örgüsüne, karakterlere, müziğe ve daha sayamayacağım kocaman ciddi alt yapıya sahip bir şaheser Testere. 
İlk film gösterime girdiğinde yer yerinden oynamıştı ve bir anlamda korku gerilim filmlerine de yepyeni bir bakış kazandırdı. James Wan adlı bir yönetmenin ve senaristin var olduğunu keşfettik ki sonrasında korku seansı ile karizmaya karizma taşıdı sevgili sinemacımız hatta James Wan sineması ayrı bir hayran kitlesi bile yarattı ülkemizde.
Kısa zamanda kült film(1) kategorisine yükselen jigsaw hakkında yazmak benim için hem keyifli hem de bir o kadar zor. Hatta bunu bir zincir olarak yazmayı bile düşündüm. John Kramer ayrı bir konu, testere gerçeği ayrı bir konu ve son olarak maalesef benim için çooooook ciddi bir hayal kırıklığı olan serinin son filmi Saw Legacy ayrı bir konu. Bu parantezden sonra şu konuyu da açıklığa kavuşturalım. Bu gerilim serisine kült film dedim çünkü dünyada hayran kitlesi ne kadar çok olsa da bu seriyi genellikle kan, dehşet, işkence ile özdeş tutup izleyenleri bu hayran kitlesine katmıyorum. Sadece bu ciddi alt metne sahip kurguyu, hikayeyi, ve sahnelerde yaratılan psikolojik ikilemleri ayırt edebilenlerdir gerçek hayranlar. Bu anlamda şunları da sorgulamak lazım sayın okuyan.  Testere nedir, Kimdir, Ne değildir ve Kim Değildir????
SAW
Bir cinayet filmi değildir. 
Korku filmi değildir 
İşkence ve kan filmi değildir 
Bir seri katil filmi hiç değildir 



  • Çünkü teknik olarak Jigsaw katil değildir. Eylemler cinayet değildir ve amaç kişinin yeniden doğması için varlık ve yokluk ikileminde düşünüp gerçekçi bir boyuta taşınmasıdır. Kramer bunun için ölüme yakınlık algısını kullanmış, seçilmiş kişilere de bunun bir oyun olduğunu ve bu oyunun mantığını anlatmıştır.  Jigsaw'ın oyunlarında kişi başkalarına ve kendine çektirdiği işkenceleri deneyimlemiş ve bu işkenceyi yaşayıp yaşamamak kendi seçimlerine bırakılmıştır.

John Kramer'in yaşam algısı serinin her filminde detaylarıyla açıklanmakta. Seride zeki mühendis, sevgi dolu ve kibar bir insanın insanları tutsak alarak onları sınayan bir suçluya dönüşmesinin öyküsü oldukça vurucu aktarılmış. Bununla beraber serinin olağan dışı ve çok doğru zamanlı flashbackleriyle (2) izleyenlere tüm bu süreç yaşatılırken sinemaseverler de hayat, ölüm, seçim, suç ve ceza kavramlarıyla ilgili kendi muhakemesini yapma fırsatı buluyor. Bu anlamda da serinin empatik yeterliliği harika. Filmin özellikle Jigsaw'ın "Bir oyun oynamak istiyorum" repliğiyle başlayan sahnelerinde izleyen "Ben olsam ne yapardım" diye düşünmekten kendini alamıyor. İzleyen filme ortak ediliyor.
Sevgili okur seri baştan ayağa bir bütün. Seriyi büyük bir hikaye olarak değerlendirmek lazım çünkü serinin farklı filmlerinde diğer bölümlere atıfları görmeniz mümkün. Büyük kocaman bir yapboz Jigsaw'ın hikayesi. Zaten Jigsaw da yapboz demek.  Aslında söz konusu Testere ise söylenecek söz bende bitmez ama hala izlemeyen uzaylılar için ipuçları vermek de istemiyor ki zaten videolarda verdim.
Gelelim yazı başlığımıza yani serinin son filmi Jigsaw efsanesi'ne. Ne desem bilemiyorum. Çocukken kar yağdığında dışarda pürüzsüz bir beyaz örtü oluşurdu. Işık yansıması o kadar güçlü olurdu ki pencereden dahi bakamazdım. Sonra o hayran olunası en azından benim olduğum o güzelliğe bir anne gelir, soba külünü döker simsiyah bir leke oluştururdu kar yığınında. Görmeye dayanamaz perdeyi çekerdim. İşte bu kör olası, koca bir seriye, efsaneye hakaret olan film bende tam da bu etkiyi yarattı. Böylesi bir derinliğin üstüne resmen beton döktü. Neden diye açıklama yapmayacağım. Özetle filmin ruhu koparılmış, hikayesi kültürü ortadan kaldırılmış, elimize 3. sınıf bir polisiye verilmiş. Yıllarca bu filmi bekleyen, o yukarıda tanımladığım özel hayran kitlesi de ki biri de benim izledikçe küfretti ve bunu başarabilen salakları takdir etti. Sevgili okur benim için bu serinin sonu 7.filmde bitmiştir. Tabi siz farklı düşünebilirsiniz ama son olarak şunu ifade edeyim. Bu filmi izlemeyenler sadece derme çatma duydukları gördükleriyle haraket edip izlememezlik etmesin. Evet bolca kan var evet şiddete dayalı çok sahne var ve fakat hayatın içinde her şey var sadece bir şey yok. Nasıl bakarsak öyle görürüz. Sen de olana değil görünenin arkasına bak. Ne demişler "KÜÇÜK İNSANLAR OLAYLARI, BÜYÜK İNSANLAR OLGULARI GÖRÜR"

Görüşmek üzere kardes:))


EDİTÖR NOTU. (1): Kült film sadık, tutkulu ama görece az sayıda bir hayran kitlesine sahip filmler için kullanılan bir terimdir. Vikipedi
 (2) Flashback: Geçmişe Dönüş. özellikle Sinemada olay örgüsü içinde daha önce yaşanmışlık, anılar, olaylar bu yolla izleyene aktarılır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sanal boykotçular

Sayısalcı VS Sözelci

AHLAK BEKÇİSİ