Coffee & Tea


…anılarda kalırdı belki de zamanla ince bel, namussuz çay bile ince belli bardaktan verilmeseydi eğer…CAN YÜCEL


…şimdi ölsek en fazla kahvede çaylar soğur…
YILMAZ ODABAŞI

Bu yazıyı yazarken iki bardak çay içtim. Üzerine madem muhteşem ikili üzerine dertleşiyorum bari ezeli rekabet ve kardeşliği burnumda da hissedeyim diye bir de kahve söyledim. Şu anda bir yandan kahvenin enfes kokusu burnumda tüterken bir yandan da bu dertleşimin sözcükleri klavyemden uçuşuyor.
Sevgili okur, bilen bilir benim damarlarımda kan yerine çay dolaştığına dair bir söylenti var. Her ne kadar burada tarafsızlığımı korusam da çay ve kahve söz konusu olduğunda İsmail insanını tanımlayan tiklerden birinin çay olduğunu tüm samimiyetimle itiraf edebilirim.

Çay da kahve de bizimdir, geleneğimizdir, bahane ettiren muhabbettir, kırk yıllık hatırdır. Bu ikilinin hafızalarımızda demlediği okkalı okkadar anımız var ki söze neresinden başlasam bilemedim. Bu ülke semalarında yaşamış herkes için özel ve anlamlıdır bu içecekler sevgili dostum. Aslında çay da kahve de arkadaştır, efkardır, bir güzel keyiftir, paylaşması ise çoook kolay ve bazen de zordur:)

Bir rivayete göre insanlar ikiye ayrılır. Çay sevenler ve kahve severler. Çaycılar kahve dükkanlarında dahi çay ister ve başlar o zaman kahveperestlerin delici ve küçümseyen bakışları:) Sevgili okur eğer karizmadan bahsediyorsak olay kahvedir. Kahve severler tıpkı şu İzmir'in karşıyakalıları gibi bir farklılık, bir üstün insan ayrıcalığı yaşar. Öyle ya çay her yerdedir hatta kahvehaneler bile çayla tanımlanır. Ama kahveee o elit caffelerde satılır. Kahve dünyası olur, stara bak starsan gel kahve iç ve elinde take away yap olur. Havalı havalı elinde kahveyle yürürsün falan, bişeyler bişeyler :)) Gel gelelim kahveyle de çayla da muhabbet iyi gider ve fakat sıkı bir sevgili tartışmasından sonra çay iyi gider. Aşkı tazelemek içinse kahve...Adeta sokak savaşları yaşanır çay ve kahve arasında. Biri demlenirken nazlı nazlı biri telvelenir kasıla kasıla kimi zamansa filtrelenir kavgaya...

”Kahvemi, kadınımı sever gibi severim.” (Eddie Izzard)
Bazılarına zorla kahve içirip kırk yıl kitleyesim var der Şiir sokak ve der ki Oguz Atay "Biz, çayın yalnızlığa iyi gelen tarafını da severiz. Avuçlarken ince belli bardağı, hücrelere kadar hissettiren sıcaklığında unuttuk yalnızlığı.”

Her ikisinde de yaşamı sorgular her ikisinin de her yudumun da dünyada olduğumuza seviniriz. Bedenimize karışan bu ölümsüzlerle beraber biz de ölümsüzleşir ve dayanılmaz yalnızlığımızı aynı gökyüzü altında çay ve kahve tadımlayanlarla paylaşırız. Kahve de çay da bizi hem bir hem biz yapar sevgili okur. Paylaşmak için yana yakıla koşturduğumuz iki keyifli detaydır Çay ve kahve...


Çay getir, kahve getir, demleme mi poşet mi, Türk mü, Americano mu.... Ne demişler o çok diyenler,  "Gönül muhabbet ister çay bahane. E ben de bubu yapıyorum ya zaten. Sabah bir kupa kahve içmeden kendine gelemeyenlerden, günde 15 bardak çay içmeden yaşadığını hissedemeyen ben gibilerden daha ala muhabbet dostu mu olur. 
Aşağıda hangi kabileye ait olduğunuzu tanımlama ihtiyacı hissedersiniz diye bir test bıraktım. Ha tabi benim ikisiyle de alakam yok diyorsan sevgili okur, sana iki şey diyebilirim. Ya büyümemişsin, ya henüz yaşamaya başlamamışsın. 

Hadi bir semaver çay yetmeyenlerden ol ve hadi kardeşim bir keyifli kahveyi keyifli bir aşkla buluşturan aşıklardan ol. 

Yeni bir yazıda dertleşmek üzere tıkkat ediverin kendinize emi:)

  Çayperest misin kahvekolik misin ne ayaksın Buradan sına!!!































Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sanal boykotçular

Sayısalcı VS Sözelci

AHLAK BEKÇİSİ