Kayıtlar

Eylül, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Komplo teorisyenliği ciddi iştir abicim!!

Resim
Youtube Kanalımı da incelemeyi unutmayın Bir zeka, bir öngörü, bir " yok abi bunun arkasında başka bir şey var "  kelamları aldı başını gidiyor dünyada. Ülkemizde de pek çok örnek görebileceğimiz komploculuğun piyasası çok sağlam orası kesin. Kıyamet senaryoları mı, koltuklarında kappuçino yudumlarken kappuçin kappuçin dünyayı yöneten gizli örgütler mi dersin;  her yerde hazır ve nazır, self servis gizli servislerin memleketleri karıştıran gizli elleri mi; deprem ve iklim felaketi yaratan çılgın makineler mi.... seç beğen komplo teorisi al. Bunlar üzerine her gün çıkan videolar, hatta sinema filmleri, topluluklar.... arkadaş, kime sorsan hiç bir şey göründüğü gibi değil, aslında işin arkasında bilmem kimin eli kimin bilmem neresinde. Hiçbir şeyler aslında göründüğü gibi değillerler, hükümetler ufoları tuvaletlerinden gizli bir geçitle yer altı tünellerine açılan bilmem hangi kutuda saklıyorlar falan filan... Amerika'da koca binalar yıkıldı, bilmem kaç insan öldü....

Sinema mucizevi bir düştür.

Resim
Youtube Kanalımı da incelemeyi unutmayın Üniversitedeki antropoloji hocam sinemayı düş olarak tanımlamıştı. Binlerce yıl sonrası, öncesi; henüz icat edilmemiş aletler, insan algılarının kavramakta zorlanacağı hikayeler, görüntüler, göndermeler, metaforlar ve çok daha fazlası... Kurgusal bu sunum gerçek üstü bir hayal gücü kapasitesi gerektirmiyor mu sizce de.  Her sanat dalı insanı anlatır ve tüm bu anlatı bir insan elinden çıkar. Kafalardaki hikayeler öykücünün yeteneğinden yaşama dökülür.  Heykel olmuş, resim olmuş, ya da kumdan kaleler olmuş, zaman gelmiş yedinci sanat olmuş fark etmez, insan denen sırrın farklı yüzlerinin farklı tuvallerde dışa vurumudur sanat. Peki, sinemayı diğer sanat dallarından ayıran canlandırabilme yeteneği mi, salonlarda ortak bir duygu seli yaşatması mı yoksa kolayca evlerimizde dahi erişebilir olmamız mı? İnsan aklı, ruhu tam anlamıyla bir gizem. Anlık olarak değişebilen dönüşebilen ve çatışan bir koca sır. Bu sırrı sinema kadar aşikar eyleye...

Tanıtımın Gücü

Resim
Youtube Kanalımı da incelemeyi unutmayın Kişisel olarak her bireyin kendisini güncellemesinin uygar dünyanın anahtarlarından biri olduğuna inanıyorum. Tanıtım kavramının tarihin her döneminde oynadığı etkin rolün artık sadece kurumlar için değil tek tek insanlar içinde geçerli olduğu bir küresel dünyanın içinde yaşıyor, bu çarkın dişlileri arasında ömür tüketirken çarkın yeni rotasında da belirleyici bir rol oynuyoruz.... Pazarlama bileşenlerinin dünyayı yönettiğinin farkında olan birey, kişisel olarak nasıl bir resim verdiğinden tutun da fikirsel ve mesleki olarak üretimlerini pazarlanabilir bir şekle sokarak güncel dinamizm içinde yerini alır. Üretilen her meta ister fiziksel ister fiziksel olsun pazarlanmaya muhtaçtır. Pazarlama içinse tanıtımın gücünden faydalanmak gerekir. 21. yüzyıl pazarlanabilir olmayan hiç bir nesneye yaşam hakkı vermezken Halkla ilişkiler ve reklam gibi tanıtım etkinliklerini ise ister istemez çağımızın esas gerçeklerinden biri olarak karşımıza çıkarır. ...

XYZ KUŞAK KUŞAK

Resim
Youtube Kanalımı da incelemeyi unutmayın Eskilerin "Zamane Gençliği" diye açıkladığı kuşak farklılığı kavramı giderek benim de anlamsal dünyamda yer edinmeye başladı. XYZ ve türevi şekilde gerek teknolojik gerekse de ekonomik olarak farklı dünya ve kültürlerden gelen insanlar için kullanılan bu tanımlamanın sosyolojik olarak da oldukça gerçekçi bir tanımlama olduğunu kabul etmeliyim. Kuşaklar arasındaki farklılığın en belirgin olarak gözlemlendiği alan hiç şüphesiz teknoloji ve yeni teknolojilerin hayatımıza kattığı kültürel kodlama biçimleridir. Kitaptan e kitaba; durağan telefondan cep dünyasının süper dijital evrenine kadar hayatımızın kodlarını kendi gerçekliğine göre kurgulayan dijital küreselleşme zorunlu olarak bazı kuşakların alışkanlık ve yaşam biçimlerini değiştirirken bu yeni kod evreninin içinde doğan kuşakları da kendiyle benzeştirerek kolaycı ve yalnız bir yabancılaşma içine sürüklüyor. Yeni denen, eskiyi modernize ettiği sürece anlamlı ve geliştir...

İletişim Eğitimi neden önemli?

Resim
Youtube Kanalımı da incelemeyi unutmayın Toplumsal ortaklık için "iletişim" kavramını daha sıkı değerlendirmeye ve bu kavramın içinin bu ülkede neden boşaltıldığını sorgulamak gerekir. İletişim denildiğinde hatta iletişim eğitimi denildiğinde yüzlerde yer alan "iletişimin de eğitimi mi olur" enteresan tebessümü (tabii toplumsal olarak süper iletkeniz ya) bizim henüz gerçek anlamda neye önem vermemiz gerektiğini bilmediğimizin en net göstergesidir. Asgari müşterekte buluşmanın iletişim kurmak anlamına gelmediği, ya da ilişki ile iletişim kurmak arasındaki farkı anladığımızda, belki bir miktar başlangıç yapabiliriz normalleşmeye.. Gazeteleri açıp koca koca eğitimli insanların dahi neden vahşi bir canavara döndüğünü ağzı olan herkes eleştirirken bu durumun özünde anlama, anlatma, dinleme, kavrama vs vs gibi süreçlerin etkin olduğu ama bizim toplumsal olarak bu etkinliğe türlü sebepten dahil olamadığımız maalesef bu durumun bildiğiniz eğitimsiz bir beceriksizlik ...

FELSEFE YAPMA!!!! DESELER DE İNANMA

Resim
Youtube Kanalımı da incelemeyi unutmayın                   Dünyacası: Dünya görüşü, dünyada el üstünde tutulan, uygar insanın sorgu mekanizması. Türkçesi:   Kafa ütüleme, boş konuşma, sıkıcı çağrışımlar ve gereksiz sözcükler topluluğu vs. Dünya görüşüdür felsefe. Farkında olsun olmasın herkes, belirli düşünce biçimi siyasi ve toplumsal belleğe, kültüre sahiptir. Felsefe bilime paralel fakat bilimden farklı ispat çabası içinde olmayan anlama açıklama yaratıcılığı içince var olur ve insanı bu anlamda geliştirir. Bana kalırsa felsefenin en hayati tarafı “akıl yürütme, çıkarım” becerisini kazandırmasında yatıyor. Olayları, fikirleri kısacası hayatı birbirine eklemleyerek çelişki ve tutarlılığı algılayamayan bir insanın hangi sosyal konumda olursa olsun gelişkin olduğundan söz edilemez. Bundan dolayı akıl yürütme becerisi bir ülkenin eğitim sisteminde en geç ilköğretim kademesinde kazandırılması gereken temel yeteneklerden biridir. A...

ÖZ'ÜN GÜR MÜ?

Resim
Youtube Kanalımı da incelemeyi unutmayın Özgürlük gerçek anlamda , kendin ve insanlarla sınırsız dalga geçebilme hürriyetinde ve bakışında yatar... Evet, bir bakış açısıdır sınırsızlığa, sınırsızlığa göz kırparken insan haklarından ve barıştan doğan evrensel ölçütlerle de kol kola girebilmektir adı özgürlük, özgür olan.  Her birimiz belirli bir sosyal-kültürel, tekno- ekonomik bir çevrede uzlaşıya dayalı toplumsal varlıklar olarak yaşıyoruz. Kimimiz kendini kalabalık kimimiz yalnız tanımlarken; birileri türlü tariflere açık şekilde tarifsiz bir esaret içinde tanımlıyor,  birileri de sınırsızlığın kitabını yazacak kadar hiper özgür olduklarını ifade ediyor. Bunu belirleyecek bir kıstas yok tabi kimsede. Para mıdır özgür kılan, aşk mı, ömrüne tanıklık eden can dostları veya seni katıksız bağrına basan ailen mi...  Ya ideolojik bir perspektifte yaşarken sınırları çizilmiş bir düşünce sisteminde hapis olduklarını görmeyerek bu sistemin içinde özgür olduklarını hisse...