FELSEFE YAPMA!!!! DESELER DE İNANMA


Youtube Kanalımı da incelemeyi unutmayın
                 
Dünyacası: Dünya görüşü, dünyada el üstünde tutulan, uygar insanın sorgu mekanizması.
Türkçesi:   Kafa ütüleme, boş konuşma, sıkıcı çağrışımlar ve gereksiz sözcükler topluluğu vs.
Dünya görüşüdür felsefe. Farkında olsun olmasın herkes, belirli düşünce biçimi siyasi ve toplumsal belleğe, kültüre sahiptir. Felsefe bilime paralel fakat bilimden farklı ispat çabası içinde olmayan anlama açıklama yaratıcılığı içince var olur ve insanı bu anlamda geliştirir.

Bana kalırsa felsefenin en hayati tarafı “akıl yürütme, çıkarım” becerisini kazandırmasında yatıyor. Olayları, fikirleri kısacası hayatı birbirine eklemleyerek çelişki ve tutarlılığı algılayamayan bir insanın hangi sosyal konumda olursa olsun gelişkin olduğundan söz edilemez. Bundan dolayı akıl yürütme becerisi bir ülkenin eğitim sisteminde en geç ilköğretim kademesinde kazandırılması gereken temel yeteneklerden biridir. Ancak bu şekilde “düz mantık” diye ifade ettiğimiz kolaycı ve derinlikten yoksun anlayışın ötesine ulaşabiliriz.

Kitap okumayan, yorumlamayan, duygudaşlık kurmaya çabalamayan, anlayamayan ve bu durumun farkında olmayan bir toplumdan modern bir toplum yaratmayı nasıl bekleyebilirsiniz.
Bunu da geçelim akıl yürütme becerisi kazandırmak için gereken en temel öğretilerden biri olan “araştırma” kültürünü kazandırmadığın kişinin önüne bilgisayarlar koymak ne kadar anlamlıdır bunu da sorgulamak lazım.

Olaylar, farklı nitelikte bilgi parçaları, kavramlar arasında ilişki kurmak zorundadır er kişi…. Gelişkin bir beyne sahip olmakla övünen insanoğlu da bu şekilde kıymetlenir; bilimsel gelişmeyi de bu şekilde kaydedebilir. Örnek aldığımız batı kültürünün esas zenginliği felsefi, sanatsal birikiminden ve bu birikimi bilime uyarlayarak tekno-ekonomik olarak zenginleşmelerinden ileri gelir.

Dünyayı sıkışık değil esnek; kapalı değil açık; baskıcı değil özgür olarak kavramadan yenilenme sağlayamayız, “gelişmekte olan ülke” etiketinden de kurtulamayız.

Şimdi bu yazıyı okuyanlar arasında “Felsefe yapma İsmail” diye düşünen sevgili okurlarım olursa onlara daha bir ayrı selam eder bu yazıyı çerçeveletmelerini şiddetle önerirken zaman ayırıp beni okudukları için saygılarımı da sunarım.

 İsmailce’den bu kadar görüşmek üzereJ))

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sanal boykotçular

Sayısalcı VS Sözelci

AHLAK BEKÇİSİ