SEN TÜKENMEZ BİR KALEM MİSİN?

Tükenmişlik sendromu, tükenişin mesleki boyutuyla ilgilidir ve tanıma göre tükenmişliğin en önemli boyutu duygusal tükenmişliktir. Tükenmeyen bir insan tanıyor musunuz peki, çevrenizde böyle biri var mı? Neden tükenir insan ve tükenmek bu kadar kolayken yenilenmek, yeniden başlamak neden bu kadar zor? Sanırım İnsan hayatının en berbat tarafı tüm karşıtlıkları barındırması. Gülmek için ağlamak, koşmak için yorulmak, doymak için acıkmak gerekir. Sürekli karşıtlığa dayalı var oluş sancısı ya da var oluş mücadelesi içinde koşturmada tükenen ömürler. Tükenmeye karşı anlatılar, kitaplar, umut ateşini yakacak hikâyeler, örnekler, manevi güçsüzlüğü maddi güç dışında her şeyle ilişkilendirip insanları ürkütmeme çabası…

İnsanın tükenişini yaşam koşulları belirler. Ekonomi ya da bana göre daha gerçek ifadesiyle “güç” sahibi olmak tükenişimizin manevi boyutunu da ele geçirir. Adam gibi tükenmemize bile müsaade etmez. Öyle ya insan, karşılıksız aşk yaşadığı için, boşandığı için, ayrıldığı için, işinde mutsuz olduğu için, sevdiğini özlediği için, sevdiği insan hastalanınca ölünce üzülür. İnsan, kaybetme korkusundan, kaybettiği için üzülür. Yaşam amacı olmadığı için, hedeflenip hedefine ulaşamadığı için, motivasyonunu kaybedince, çevre kirlenince, canlılar katledilince, arkadaşından kazık yediğinde, çıkarcılık hadsiz şekilde hudut tanımadığında üzülür. Yozlaşmış insanlara, kutupta basacak buzulu kalmayan ayıya, avlanan fok balığına, yalnız penguenlere üzülür.

İnsan yaşadıkça düşünür, yorulur, üzülür, tükenir. Her tükendiğinde “kalkmayı öğrenmek için düşeriz” mottosuna sarılır ve tükenmez bir kalem olmasa da bir kalem olarak kendini yeniden ve yeniden yazar, kendi hikayesinin başrolü olma umuduyla sahneye çıkar. Ya da sadece öyle zanneder.  Tükenmek doğal bir süreç.  Yıkılan Hayaller, yalnızlık, keder ve kader.  Her doğan güne yeni bir gün gibi başlamak, aslında bir günlük bir dünyada yaşadığımız carpe diem farkındalığına bağlanmak hiç de kolay değil. Umut umut umutlanmak, bu da geçer demek zorunlu ama zor. ÇÜNKÜ İnsan kaderi artık kişinin maneviyat performansına dayalı değil.

Zinde olmak için spor yapmak ama nitelikli spor için alet ve alan lazım. Sağlıklı olmak için kaliteli beslenme, kaliteli sosyal yaşam, içine milyonlarca değişken giren stresten uzak kalman lazım. Sağlıklı olmak için kaliteyi satın almak zorunda olduğun an iş senden çıkar, cüzdanına girer. Hastalandığında tedavinin kalitesi senin maddiyatına dayanırsa iş senden çıkar banka hesabına girer. Saygınlığının ölçüsü sana göre iyi niyetli ve donanımlı (kültürlü, çalışkan, ahlaklı, erdemli)  insan olmaksa buna dayalı yaşıyorsan doğru yapıyorsun demektir. Fakat hayatın realitesi saygınlığı, güçlü (paralı, imkanlı, çevreli) insana göre tanımlıyorsa iş senden çıkar stres sana girer. Bunlara benzer iş ve özel hayatınızda yüzlerce örnek de siz verebilirsiniz. Sizi sizden bağımsız olarak tüketen olasılıklar ve imkansızlıklar. İnsan artık tükenmese de tükeniyor. Tüketiliyor. ÇÜNKÜ tükenişin gerçek hikayesi ya da tedavisi eskisi gibi umut, inanç, motivasyon, donanımlı insanlık gibi değişenlerin performansına göre değil iktidar, güç, maddi etkinliğe göre belirleniyor. Ve size çok daha net bir soru sorayım.

Paraya ihtiyacın olmayacak kadar para kaç paradır ve tüm zorunlu ve keyfi ihtiyaçlarını sonsuza kadar yok edecek parayı sana verseydim şu an hayatınızdaki sorunların kaçta kaçı çözülürdü?  Ve ACI GERÇEK: Bu çağda, bir insanın gerçek anlamda tükenip tükenmediğini anlamanın tek yolu onu maddi tüm açmazlarını ortadan kaldırmaktır. Kimin gerçekten derdi var kimin yok başka türlü anlayamazsınız. her sorun bir diğerini bilinç altı düzeyinde bile zincirleme olarak tetikler. Ve bu hengamenin ortasında sen, ben garip ellerimizi açar her güne yeni bir inanç mottosuyla başlarız. Başlamayalım da ne yapalım, başka çare var mı?

Şimdi söyle bana, "Sen Tükenmez Bir Kalem misin?"

 

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sanal boykotçular

Sayısalcı VS Sözelci

AHLAK BEKÇİSİ