Tez'e tez elden başla:(

Bu biraz daha kişisel bir paylaşım olacak sevgili okurum. Yüksek lisans yapma mücadelesi veren tüm kardeşlere, çilekeşlere, o nurlarla bezenmiş dağa tırmanmaya çalışan kutsi insanlara selam olsunnnnn!!!!

Saraydım böööle o gaynakları, geçip giden ayları. Gitme diyeydim gitmeeee::::(
Geyiklerle geçen üniversite birçok insan için kimlikteki doğum yeridir.  Her anında farklı fon müzikleri eşliğinde kahramanının sen olduğun kampüs sahneleridir ömrüne ömür katan.

Dersten önce çay kahve eşliğinde uzandığın o yeşil çayır, her sabah buluştuğun o kafe, hayatı sorguladığın ve üzerinden rakı sofrası devşirdiğin öğrenci evleridir senin sen yapan. 

Tasarruf için elektrik sobasını yakmadığında bir battaniyenin altına 3 kişi girmek, su ısıtırdaki suyu meditasyonla ısıtmak, çilesine rağmen burnunun ucundaki kahve kupasının arka planında dostunun tebessümünü görüp mutlu olmaktır.
E bir de sonrası var her tatlı dönem sonunda olduğu gibi. İşsizlik, eğitim arzusu, askerlik, akademisyenlik hevesi... Ne isim koyarsanız koyun sonraki akıl tutulması eylemin adı "Yüksek lisans veya havalı tabiri ile master." ŞEKİL A

Okul seçilir, bölüm seçilir, sorulur soruşturulur ve sonrasında ahan da ben de yüksek yapıyorum psikolojisi başlar. Hayatına üniversiteden sonra bir kez daha girer kaynak, alıntı, kütüphane, gov.tr uzantıları. Danışman, başlık alt başlık, inceleme, araştırma, tez, sentez, antitez....

Oku babam oku, anla, alıntıla, birleştir; yaz babam yaz. Tabii ki maalesef baban değil sen yazarsın kastıra kastıra. Dersin ki sene başında o hoooo çok zaman var, bu kadar zamanda 10 tez çakarım. Sonra bir bakarsın geçen her ay sana çakmış; sen tez yazacağım derken tez seni yazmaya başlamış:(

"Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve tez yazarcasına kardeşçe olmaz. Sen ve senden ötesi bir başınadır aslında. Aralarda tez danışmanının verdiği gazlar ve yönlendirmesi soluk aldırsa da bir yanda yaşamak ve yazmak ikilemi arasında kalır, bilgisayar başında olmadığın her an, her muhabbetinde hayatın gözlerinin önünden alıntılar, dipnotlar ve gizemli sesler eşliğinde geçer. "Hala 10 sayfa yazdınnnn, şşşşş konuşma yaz, düşünme git, kasılma kastır...."



LİNK:Tez yazanlara öneriler
Sevgili okur, ben hayatımın her döneminde ertelemenin acısını çektim. Üstelik bu her dönemde de başıma gelecekleri bilerek erteledim. Standart insan kusuru işte. Acı gerçeği bil ama kaç kaçabildiğin kadar. Yumurta kapıya dayandığında yumurtlamaya başla kastıra kastıra...
LİNK: Sadece yüksek yapanların bileceği 15 şey

Şu anda bile makale okumam gerekirken bu post'a zaman ayırmak bana çok daha keyifli ve anlamlı geliyor. Yani topuk topuk kaçıyor ve saniye saniye yumurtayı gözlüyorum:((
Zaman yönetimi hayatın her alanında önemli dostlar. Rutin denildiğinde akla gelen o sıkıcı algılama aslında koca bir yanlış An'ı yaşamak müthiş bir ayrıcalık bana kalırsa ve fakat An'ı yaşamak denen özgürlük her ne kadar anlamlı ve gerçekçi olsa da, planlamadan uzak şekilde yaşanan bulutların üstündeki o An'lardan çivileme yere çakılmak da var işin içinde.

Bir bakarsın ki şınav vaziyeti almışsın...
Hayatı belli bir rutin yani planlama üzerine kurulu insanların kafa karışıklığı minimuma iner. Ertelemedikleri için, bir anlamda bulundukları An'ı daha kaliteli ve verimli yaşarlar. Bir gün önce nerede kaldığı ve bir gün sonrasında ne kadar ilerlemesi gerektiğini bilir ve kendi hızlarını belirleyebilirler. Açıkçası imrenmeden edemiyorum. 
Aksi takdirde ŞEKİL B

Sözün özü "tez insanı" durumundaysanız  teziniz sizi ele geçirmeden tez elden başlayın yoksam
 ŞEKİL C durumunda tez vermeniz içten bile değil.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sanal boykotçular

Sayısalcı VS Sözelci

AHLAK BEKÇİSİ