gündüz gece
Yoldur, Işıktır, iştir, tempodur, sınamak, sınanmaktır ve hayata aşikârdır, GÜNDÜZ.
Evdir, yataktır, sessizliktir, yalnızlıktır, korkudur, umuttur, hüzündür ve sadece kendine aşikârdır GECE.
Konu geceli gündüzlü olunca sevgili okur, bir şiirseline
kapılmamak mümkün mü ola? Ömrümüzün iki yüzü. Aleni olanın, saklının iki yüzü.
Doğanla batanın yazı tura gibi birbirinden ayrılamayan iki yüzü. Gündüz doğar,
gece de bir anlamda çekilir hayatta insan denen ve eskilerin uyku ile ilgili
dedikleri gibi adeta ölüdür.
Gece aklımızda tasarladığımız hain planları gündüz
uygularız. Amacımız kadere baskın gelmek, hedeflemek, elde etmek, mutlu olmak…
Her cephede koşturur, çarpışır, yaralanır ve kimi zaman da bir madalya takarız.
Sonra battığında gün, kendimize çekilir, yaralarımızı temizler, madalyamızı
parlatır ve yeni stratejiler belirleriz yeni beklentilerin eşiğinde.
İki zaman döngülü bir hayat yaşarız. Gündüz takındığımız
onlarca maskenin arasında kim olduğumuzu unutsak da kimi zaman, yalansız,
karanlık ama sade gecede çırılçıplak yüzleşiriz bedenimiz ve kimliğimizle.
Duymaz ve görmez kimse aslımızı, öfkemizi, gerçek beklentilerimizi… Gündüz
içimize fısıldadıklarımızı gece çığlık ve dans eşliğinde haykırdığımızı.
İnsan, güneş ve
yıldızlar arasında bir yerde koccaman kozmik bir evrende kulağında eşsiz bir
müzikle yol alandır. Ve aslında İnsan, gece ve gündüz arasında dengeyi aşkla
tamamlayandır.
E boşuna dememiş usta Aşık Veysel,” Yürüyorum gündüz gece bilmiyorum ne haldeyim…”
Yorumlar
Yorum Gönder