Çareden de sakınır yaşanmışlıklar.




Kimi zaman çok isteriz bir şeyleri. Bir insanı, yemegi, kenti ya da duyguyu. Önümüzde O'nu almak icin engel yokmuşçasına hayaller kurar, yüksek perdeden konuşur, hisseder dagları ova eyleriz. Sonra arzulardan inşa ettiğimiz iskambilden o bina sallanır, beynimizle yüreğimiz farklı istikametlere yürür. Velhasıl çaresiz de olur insan. Yeni hedeflere kaçar, arkadaslarına sıginir, kendine saklanır.

İçinde biriktirir yaşanmışlık tanelerini, yaşanmamışlıklarin yanına baş köşeye oturtur. Huzur arar sonra. Dümdüz bir çizgiye tercih eder belirsiz patikalari.
Tek düze, iğrenç bir belirliliktir yakan canı bol çareli kıt çaresiz...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sanal boykotçular

Sayısalcı VS Sözelci

AHLAK BEKÇİSİ